Financial Times, ‘Britanya’nın virüse karşı stratejisi bir kumar’
İngiltere’de bir günde 10 can alan virüs salgınına karşı hükümetin açıkladığı önlemler gazeteler tarafından yerden yere vuruldu. Financial Times, ‘Britanya’nın virüse karşı stratejisi bir kumar’ başlığını attı. İrlanda’nın okullarını, Danimarka’nın sınırını kapattığını ve Fransa’nın da toplu etkinlikleri yasakladığını hatırlatan FT, İngiltere’nin buna benzer hiçbir önlem almadığına dikkat çekti.
İngiltere’de koronavirüsün zaman içinde nüfusun büyük kısmına bulaşması, böylece halkın ‘sürü bağışıklığı’ geliştirmesi planlanıyor. Hükümet, böylece halkın her yıl mutasyona uğrayarak grip gibi tekrar hasta etme ihtimali bulunan bu virüse bağışıklık geliştirmesini umuyor.
İngiliz hükümetine göre virüsün yayılmasını engelleyen ülkelerde halk böylesi bir bağışıklığa sahip olmayacak. Hükümetin İngiltere’de odaklandığı nokta, virüsün tüm halka bir anda değil yavaşça bulaşması, böylece sağlık hizmetlerinde bir anda yüklenme yaşanmaması.
Fakat FT, alınan önlemlerin bulaşma hızını yavaşlatacağının kesin olmadığını, İngiltere’nin Covid-19 politikasının sıkı karantina önlemlerine kıyasla daha fazla ölüme yol açacağının kesin olduğunu yazdı. İngiltere’de yaşayan 200’den fazla bilim insanı da 14 Mart akşamı yayınladıkları açık mektupta hükümeti derhal daha sert önlemler almaya davet etti.
Hükümetin açıkladığı ‘makul en kötü senaryoya’ göre 66 milyonluk İngiltere nüfusunun yüzde 80’i virüs kapacak ve öldürücülük oranı yüzde 1 bile olsa 500 binden fazla insan ölecek. Bu İngiltere’de bir yılda ölen kişi sayısına denk.
The Guardian gazetesi, başyazısında okulları açık bırakma kararınnın arkasındaki nedenlerden birinin, kilit öneme sahip sağlık işçilerinin evde çocuklarına bakmak yerine işlerine devam edebilmesini sağlamak olduğunu belirtiyor.
Guardian başyazısına şöyle devam etti: “Hükümet, koronavirüsü durdurmak için atılacak sert adımların, bu önlemler hafifletildikten sonra aynı sorunların oluşmasına yol açacağını düşünüyor. Bu yüzden ülke için en az zarar verici sonucun yönetilen ve yavaşça büyüyen bir salgın olduğunu düşünüyorlar. Hükümet salgının en kötü noktasının 10-14 hafta sonra gerçekleşeceğini düşünüyor.”
Başyazısında salgının modern dünyada eşi benzerinin olmadığını belirten The Times’e göre, böylesi bir küresel krize verilmesi gereken yanıt da küresel bir yanıt olmalı. Gazete bu nedenle ülkelerin krize karşı işbirliği yapmasının daha verimli olacağını yazdı.
Times, Çin’in virüsün genetik kodunu diğer ülkelerle paylaşmasını buna örnek olarak gösterdi ve ekledi: “G-7 ülkelerinin maliye bakanları ve merkez bankaları 2008 krizinde olduğu gibi iletişim içinde kaldı ve piyasaların paniğine karşı koordinasyon içinde yanıt verdi. Dünya Sağlık Örgütü de tıbbi mücadeleyi koordine etti, yardıma ihtiyacı olan ülkelerin plan yapmasına ve malzeme teminine katkıda bulundu.”
Times İngiltere hükümetinin virüsü toplumun yüzde 60’ına yayma planının diğer ülkelerin uygulamalıyla çeliştiğini ve bunun İngiltere’nin dünyanın geri kalanıyla ilişkisini etkileyebileceğini vurguladı: “Burada esas risk, bu krizin küreselleşmenin ölüm çanını çalması, her ülke kapılarını kapatırken yalnızca küresel tedarik zincirlerinin değil aynı zamanda küresel işbirliğinin de sonunu getirmesi. Bu krizi yalnızca derinleştirir. Tarih, uluslararası krizlerde komşuyu zarar sokma politikalarının vahim sonuçlarıyla dolu. Küresel liderler çok geç olmadan bir araya gelmeli ve ortak bir politika üzerinde uzlaşmalı.”